38,0140$% 0.09
41,6208€% 0.38
48,6142£% 0.25
3.678,90%1,05
6.137,00%0,16
3036834฿%4.04348
Anadolu’da geleneksel tıp yöntemleri için kullanılan ‘kocakarı ilacı’ tabirinin aslında tarihi bir kişiliği ifade ederken zamanla ‘yaşlı kadın’ anlamına gelen ‘kocakarı’ kelimesine dönüştüğü belirtiliyor. İddiaya göre, tabirin kaynağı milattan önce Anadolu’da yaşayan Karyalılar medeniyetine mensup bir balıkçı.
Halk arasında kullanılan bazı kelimelerin zamanla değişime uğraması sıkça yaşanan bir durum. “Karındaş” kelimesinin “kardeş”e “Ardı Rum (Rum toprağı)” kelimelerinin “Erzurum”a dönüşmesine benzer binlerce değişime uğrayan ifade var. Halk arasında geleneksel tedavi yöntemleri için kullanılan “kocakarı ilacı” ifadesinin de aslında bir değişimin sonucu olduğu belirtiliyor. İddiaya göre ifadenin aslı “Koca Karia ilacı”. Peki kim bu Koca Karia denen kişi? Tarihi kaynaklara göre, geçmişi milattan önce 3500’lere kadar uzanan ve Anadolu’da yaşayan Karia Uygarlığı tıp konusunda çok gelişmiş bir toplumdu. Nitekim “Tıbbın babası” olarak nitelenen Hipokrat da bu medeniyette yaşamış.
Manisalı ünlü doktor merhum Suat Arusan da bu iddiayı doğrulayan isimlerden biri. Karyalıların yüzlerce yıl boyunca Ege’nin şifalı otlarını ilaç yapımında kullandığı ve binlerce hastalığı iyileştirdiğinin rivayet edildiğini belirten Arusan, “Karyalılar geleneksel tıpta uzman. Kocakarı tabiri de oradan geliyor. ‘Koca Karya’ ilaçları demek manasındadır. Karyalılar bu konuda çok bilgilidir. Ne zaman dönüştürülmüş bilmiyorum ama geleneksel tıbbı küçümsemek isteyenlerin uydurmalarıdır bunlar. Pek çok konuda tahrifat yapılmış zaten, kavramsal olarak yapılmıştır” diyor.
Büyük Menderes Nehri ile Dalaman Çayı arasında yaşamış Karya Uygarlığının geçmişi M.Ö. 3500’lere dayanıyor. Rivayete göre, bir gün Karya Sarayının bahçesinde bir çığlık duyulur. Karya kralının kızını yörenin en zehirli yılan türü sokmuştur. Genç kız acı içinde yere yığılmış, yüzü morarmış, ateşi yükselmiş.
Hemen hekimlere gösterilmiş. Hekimler sonucu krala tek cümleyle özetlemişler: Maalesef! Karya prensesi ölecektir. Kral kahrolur. Biricik kızı ölürken, onun elinden bir şey gelmiyordur. O gün bir haber gelir: “Kralım dışarıda bir balıkçı var, kızınızı kurtarabileceğini söylüyor.” Kral, “Hemen alın içeri” der. Simi Adası’ndan gelen bu balıkçı hemen boynundaki meşin keseden tahta bir kutu çıkarır, içindeki merhemi genç kızın tüm bedenine sürer. “Üzülmeyin kralım” der, “Kızınız ölmeyecek, şişlikleri yarın inecek, ertesi gün de ayağa kalkacak.” Simili balıkçı bu merhemi kendisi gibi balıkçı olan dedesinden öğrenmiştir. Yörenin endemik otlarıyla yosun karışımı bir merhemdir bu. Daha önce çok zehirli balıkların soktuğu insanlarda kullanılmış işe yaramıştır.
KRALIN KIZINI KURTARDI, TIPTA DEVRİM BAŞLATTI
Ertesi gün balıkçının dediği olur. Genç kızın şişlikleri iner, ateşi düşer. Bir sonraki gün ise tamamen iyileşir, ayağa kalkar. Karya kralı hemen talimat verir: “Balıkçıyı bulun, ailesiyle birlikte saraya getirin. Artık burada kalacak.” Kral Simili balıkçıyı saray hekimleriyle tanıştırır ve ikinci talimatını verir: “Bu topraklardaki dağları, taşları, ormanları tarayın. Tüm çiçekleri, otları bitkileri araştırın. Denizlerdeki yosunları inceleyin. İlaçlar yapın, insanları kurtarın. Krallığım bu konuda size her türlü desteği verecek.” Rivayete göre tarihteki en büyük bilimsel tıp yatırımı o gün yapılır. Tıbbın babası sayılan Hipokrat da bu yatırımların sonucu olarak yetişir. “Koca Karya” lakaplı balıkçının şifalı otları da zamanla “kocakarı ilacı” tabirine dönüşür.
Ölümsüzlük Meyvesi: Hünnap